13 Kasım 2012 Salı

Singapur'da tatil yapmak


Dünyanın az sayıdaki şehir devletlerinden biri olan Singapur, Güneydoğu Asya'nın en popüler yerlerinden biri. Yüzölçümü itibariyle İstanbul'un ortalama sekizde biri büyüklüğünde olsa da, 5,5 milyonu aşan nüfusuyla metrekareye düşen insan sayısı bakımından, yani kişi başına yoğunlukta dünyanın ilk 3 yerleşim yeri arasında. Bunun anlamı çok küçük ama çok kalabalık bir ülke gibi dursa da, Singapur'dayken ne bu küçüklüğü hissediyorsunuz ne de bu kalabalıklığı. Bunun tek bir sırrı var: Doğru şehir planlaması ve yaygın toplu taşıma. 

Uzun yıllar İngiltere himayesi altında yaşadıktan sonra 1963 yılında Malezya'ya bağlanan, ancak 1965 yılında bağımsızlığını ilan eden Singapur, bugün yaşam standardı ve refah seviyesi anlamında dünyanın sayılı ülkelerinden biri. Doğal güzellik, coğrafi çeşitlilik ya da tarihsel anlamda çeşitlilik sunabilen bir ülke olmasa da, gerek modern mimari harikası yapılarıyla gerekse de insan eliyle yapılmış "doğal"lıklarıyla ziyaretçiler için son derece keyifli bir ülke haline gelmeyi başarıyor. Buna bir de dünyanın en lüks markalarını bir araya getiren alışveriş caddelerini (Orchard Road dünyanın en önemli alışveriş caddelerinden biri) ve alışveriş merkezlerini eklerseniz, son yılların en popüler olaylarından biri olan alışveriş turizmi için de uygun iklimi fazlasıyla yaratmış bir ülkeden bahsediyoruz. 

(Orchard Road'dan bir görünüm) 

İşte bütün bunların sonucunda dünyanın en fazla turist çeken ülkelerinden biri olmayı başaran bu küçük Asya ülkesi, Hong Kong ile birlikte Asya'nın en önemli ticaret-iş ve finans merkezleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. Refah seviyesi oldukça yüksek olan ülkede kişi başına düşen gelir 44 bin dolar civarında. İşsizlik oranı yüzde 2 (yani yok gibi!), enflasyon ise 2.8. Burada işsizlikle ilgili konuştuğumuz konulardan biri, çevrede gördüğümüz pek çok işin, işsizliği azaltmak için icat edilmiş olabileceği. Tuhaf gelmesin, Singapur'da bir süre yaşadıktan sonra bunu ihtimal dahilinde görmeye başlıyorsunuz gerçekten. 

Geçim derdinin pek yaşanmadığı bir ülke her ne kadar eski sosyal demokrat refah Avrupası ülkelerini çağrıştırsa da, neoliberalizmin Asya'daki en önemli merkezlerinden biri olan bir ülkeyle karşı karşıyayız. Başka bir deyişle, insanlar yaptıkları işe göre görece "iyi" para kazanıyor ve sonra onu yine sistemin içinde harcayarak yaşamına devam ediyor. Tüketim kültürünün her alanda fırtına gibi estiği Singapur'da yaşam standardı yüksek denebilecek seviyede. Şöyle ki asgari ücretle çalışan bir işçi evini geçindirmenin yanı sıra dışarıda sosyalleşebilecek ve yılda bir iki defa başka bir ülkeye tatile gidebilecek kadar para kazanabiliyor. 


Gökdelenlerle kaplı Singapur'un en önemli iş merkezlerinden biri olan Raffles Place


Dünyanın en pahalı ülkeleri arasında
Hem refah seviyesi hem de alım gücü de yüksek olduğu için diğer ülkelerden gelenler için pahalı denebilecek bir ülke. Avrupalı ve Amerikalı turistler Singapur'u son derece pahalı buluyor. Ancak hemen gözünüz korkmasın. Elbette lüks otel ve restoranları, alışveriş caddeleriyle zenginlere daha çok hitap eden bir ülke konumunda olsa da, yurtdışına tatile gidebilecek bir bütçeye sahip olan turistlere de güzel ve ekonomik alternatifler sunuyor. 

En uygun zaman
Singapur Ekvator'un hemen üst kısmında ve tropikal iklim kuşağında yer aldığı için sıcaklık değerleri aylara göre hemen hemen hiç değişmiyor. Daha doğrusu 2-3 derece değişse bile siz bunu pek hissetmiyorsunuz. Nem oranı çok yüksek (yüzde 80'den aşağı düştüğü pek olmuyor). Bu nedenle Singapurlular daha çok kapalı ve klimalı alanlarda vakit geçirmeyi seviyor. Dışarıda sıcak ve nemden zor nefes alırken, alışveriş merkezi ya da metro gibi kapalı bir alana girdiğinizde birden donmaya başlıyorsunuz. Çünkü Singapur'da iç mekan sıcaklıkları genellikle 16 dereceye sabitlenmiş durumda. Bu nedenle dolaşırken yanınızda mutlaka uzun kollu birşeyler bulundurmaya özen gösterin. 

Singapur'a gelmek için en uygun zamanların nisan-ekim arası olduğunu söylemek mümkün. Her ne kadar yaz aylarında nem oranı ve güneşin görünme süresi artsa da (hava güneşliyse ve güneş bulutların ardında değilse güneş anlatılmaz şekilde yakıcı oluyor) pek yağmur yağmadığı için görece daha rahat gezebiliyorsunuz. Kasım ayı ile birlikte muson yağmurları da başlıyor ve hemen her günün çoğunlukla öğleden sonrasında şiddetli yağmur yağıyor. Yağmur yağdığı zaman bazen çok kısa, bazen de birkaç saat sürebiliyor. Gökgürültüsü ve şimşekler de yağmura çoğu zaman eşlik ediyor. Hatta bazen göz gözü görmeyecek derecede şiddetli yağmur yağıyor. 



Nerede kalınır? 
Singapur'da her bütçeye uygun konaklama seçenekleri mevcut. Lüks bir yerde konaklamak isteyen ziyaretçilerine dünyaca ünlü bütün büyük otel zincirlerinin yanı sıra Marina Bay Sands gibi lüksün daha da lüksünü sunuyor. Görece "ucuz" ve temiz bir otel bulmak Singapur'da diğer Asya ülkelerine göre biraz daha zor. Zira bu biraz da nasıl bir tatil yapmak istediğinize bağlı. Ancak şunu göz önünde bulundurmanızda yarar var: Singapur'da otel seçerken ilk kriteriniz "merkeze yakın mesafede olması" ise bunu bir kez daha düşünün. Zira küçük bir ülke ve her yer birbirine yakın. Bununla birlikte Singapur'da ulaşım ağı oldukça iyi durumda. Ülkeyi baştan başa kaplayan metro (MRT) ve otobüsler geceyarısına kadar çalışıyor. Geceyarısından sonra da çoğu yere gece otobüsü var. 

Backpacker'lar için Geylang, China Town, Bugis, Little India gibi bölgelerde gecesi 15-20 SGD'ye (20-30 TL civarı) karma yatakhanelerde tek kişilik yataklar bulunabiliyor. 2 kişinin ucuza konaklaması için bir gecesi en az 60 SGD (90 TL) ödemesi gerekiyor. Ama tabi bu bir ya da iki yıldızlı otellerde kalacaksanız, hiçbir beklentiye sahip olmamanızı (temizlik de dahil) öneriyorum. Biraz daha iyi ve temiz bir yer olsun derseniz en ekonomik alternatifler arasında Ibis Singapore on Bencoolen Otel, Hotel Bencoolen, Landmark Village Hotel, Victoria Hotel tercih edilebilir. Son derece merkezi bir yer olan Bugis ve Bencolen civarında konumlanan bu otellerden örneğin Ibis Otel'de fiyatlar 120 SGD'den (180 TL civarı) başlıyor. 

Gezilecek yerler
Singapur'da farklı bir coğrafi oluşum, doğal bir güzellik ya da tarihi bir iz/kalıntı göremeyeceğinizi bilerek geldiğinizi tahmin ediyorum. Ancak şunu da hemen söylemek gerekir ki Singapur insan eliyle yapılmış güzelliklerin ülkesi. Küçüklüğüne ve kalabalıklığına rağmen "yeşil" kalmayı başarması ve nereden bakarsanız bakın siluetinde yeşilin bu kadar yoğun bir şekilde boy göstermesi, artan nüfus ve altyapı ihtiyacı için yeşil alanları yok etmek gerekmediğinin, bunun başka bir sürü yolu olduğunun en açık kanıtı. 

Cable Car 
Singapur'da "Cable Car" adı verilen teleferik gezintisi aynı zamanda pek çok gezi dergisi tarafından yapılan anketlerde "Singapur'daki en iyi aktivite" seçilmiş. Gerçekten de çok zevkli. Singapur'a geldiyseniz Cable Car'a binmeden gitmeyin. Singapur'un ormanla kaplı yükseltisi Mount Faber'den ya da Harbour Front'tan (Sentosa adasının hemen karşısı) binebileceğiniz Cable Car ile Singapur'un Sentosa adasına gidiyorsunuz. Yolculuğa Mount Faber'den başlamanızı tavsiye ederim, çünkü oradan bindiğinizde hem daha uzun yolculuk yapıyorsunuz hem de Singapur'u, denizi, daha doğrusu limana yanaşmak için bekleyen yüzlerce gemiyi daha rahat izliyorsunuz. Ayrıca Mount Faber Singapur'un şirin ve sessiz yerlerinden biri. Yemek yemek ya da birşeyler içmek için bir iki tane cafe-restoran var. Harbour Front'tan Mount Faber'e şirin bir yürüme yolu var. Yürümek istemezseniz tek seçenek taksi. 

Sentosa Island 
Sentosa aktivitelerle dolu bir ada. Cable Car ile gidebileceğiniz gibi, otobüs ya da trenle de gitmeniz mümkün. Zaten Singapur'a inanılmaz derecede yakın. Sentosa'daki en turistik aktivite Universal Studios. Singapur'a gelen pek çok insan Universal Studios'u ziyaret etmeden dönmüyor. ....

.....neler var? Ekrem'e sor. 

Sentosa'da turistik otel ve tesislerle birlikte birkaç tane plaj da var. Singapur'un ve Sentosa'nın çevresinde o kadar çok gemi var ki 





8 Kasım 2012 Perşembe

Marina Bay Sands


Singapur'un kuşkusuz en dikkat çekici yapılarından biri Marina Bay Sands adıyla anılan kompleks. Dünyanın en pahalı bağımsız casino binasını yapan Las Vegas Sands tarafından geliştirilen bu kompleksin içinde otel, casino, alışveriş merkezi, fuar alanı ve müze gibi pek çok şey bir araya getirilmiş. Bu özel mimarinin en üst kısmında uca doğru olan bölümde turistler için bir gezi alanı ve gözlem kulesi yer alıyor. Tepedeki bu bölüme 20 Singapur doları karşılığında çıkıp istediğiniz kadar vakit geçirebiliyorsunuz. Tabi burada lüks bir restoran-bar da unutulmamış. Orta kısımda sadece otelin müşterilerine hizmet veren yerden 200 metre yükseklikteki Infinity Pool (Sonsuzluk Havuzu) gökyüzüne yakından bakarak güneşlenme ve havuzun kenarından yeryüzünü izleme gibi eşsiz bir deneyim sunuyor. En son kısımda ise casino yer alıyor. 

Şehrin (ya da ülkenin) tam merkezindeki Marina Bay Sands, her yere hakim konumda. Otelin ön tarafındaki yapı alışveriş merkezi ve fuar alanı. Alışveriş merkezinde dünyanın en lüks markaları yer alıyor. Burada da değişik bir şey yapma ihtiyacı Louis Vuitton'un denizin içine yaptığı alışveriş adası ile giderilmiş. Alışveriş merkezinin hemen önünde yer alan adaya, karadan yapılan yürüme yolu ile ulaşılıyor. Nilüfer çiçeği şeklindeki yapı ise Art Science Museum. 




Gece ışıklar yanınca binanın bütünsel güzelliği daha cezbedici şekilde ortaya çıkıyor. 

Arab Street


Arab Street, Singapur'un eski bir yerleşim yerini andıran nadir yerlerinden biri. Yüksek binaların arasında kendine özgü kimliği ile hem turistlerin hem de Singapur'da yaşayanların ilgi odağı olmayı başaran bu bölgede, Singapur'da güçlükle bulabildiğiniz doğunun egzotik havasını az da olsa yaşayabiliyorsunuz. Adını Arap tüccarlardan alan Arab Street'te dokuma kumaş, giysi, kilim-halı gibi doğu kültürüne özgü ürünlerin yanı sıra, batı tarzında alternatif butik üretimle de karşılaşıyorsunuz. Büyük markaların hiçbiri bu bölgede yok. Doğunun farklı lezzetlerini sunan restoranların yoğun bir şekilde yer aldığı bölge ayrıca barlar ve gece kulüpleriyle de her zaman hareketli. 




9 Ağustos 2012 Perşembe

Malezya'nın tropik cenneti: Tioman Island


Tropik kuşakta yer alan Malezya'nın doğu kıyıları birbirinden güzel çok sayıda tropik adaya da ev sahipliği yapıyor. Bunlardan biri de Tioman Adası (Pulau Tioman). Karadan 32 kilometre açıkta yer alan adanın kuzeyden güneye uzunluğu yaklaşık 39 km, genişliği ise 12 km. Tamamen ormanlarla kaplı adanın içinde br yerden bire ulaşımı sağlayacak yollar yok. Gitmek istediğiniz yere ya deniz yoluyla ya da küçük patikalardan yürüyerek ulaşıyorsunuz. İşte bütün bu şirinliğe "Turizm" adı altında yağmalanmamış kıyıları ve bozulmamış doğal güzelliği eklediğinizde karşınıza muhteşem bir tropik ada çıkıyor. Her tarafı ağaçlarla kaplı olan adanın irili ufaklı tepeleri de yine yemyeşil. Yüzmenin dışındaki en önemli iki aktivite dalış ve dağ yürüyüşü. Dalış tutkunları için eşsiz bir deneyim sunan ada, şnorkelle dalanlar için bile büyüleyici bir deniz altı manzarasına sahip. Singapur ve Malezya'ya uzun bir tatil için gelenler tropik ada deneyimi yaşamak için Tioman'ı tercih edebilir. 

Ulaşım   
Adaya giden tekneler Malezya'nın Mersing kıyısından kalkıyor. Eğer Singapur'da kalıyorsanız öncelikle Malezya'nın Johor Bahru şehrine gitmeniz gerekiyor. Johor Bahru (JB) Malezya'nın Singapur'a en yakın olan şehri. Malezya'dan Singapur'a ya da Singapur'dan Malezya'ya çalışmak üzere giden çok sayıda insan, her gün iki ülke arasındaki köprüyü kullanarak sınırı geçiyor. Singapur'un sınıra yakın bölgesi Woodlands'a metro (MRT) ile ulaştıktan sonra, buradan kalkan otobüslere binerek JB terminalne gidiyorsunuz. Terminale gelince de Mersing'e giden otobüsleri bulmanız gerekiyor. Eğer taksi ile gitmeyi tercih edecekseniz pazarlık yapmayı ihmal etmeyin. Bu pazarlık sonucu 120-130 ringit civarında bir fiyata Mersing'e gitmeniz mümkün. Eğer 2 kişiden fazlaysanız taksiyi rahatlıkla tercih edebilirsiniz. 

Mersing'den kalkan teknelerin gidiş ve dönüş saatleri her gün değişiyor. Hem Mersing hem de Tioman kıyıları yoğun bir şekilde gel-git etkisi altında olduğu için, tekne vakitleri de gel-git takvimine göre ayarlanıyor. Adaya daha fazla turist gitmesi gibi bir dertleri de olmadığı için tekne saatlerini internetten öğrenmek mümkün değil. Yapmanız gereken tek şey, sabahın erken bir vaktinde orda olup kalkan ilk tekneye bilet almak. 

Adaya hava yolu ile de ulaşım mümkün. Tabi hava yolu deyince aklınıza normal bir havaalanı filan gelmesin. Adaya uçuş sadece Berjaya Air üzerinden mümkün. Adadaki 'Havaalanı' adı verilen küçük alana, ya da piste demek daha doğru olabilir, istediğiniz gibi girip çıkabilmeniz bile olayın şirinliğini görmek için yeterli. Kuala Lumpur ya da Singapur üzerinden adaya direkt uçuş yapan Berjaya Air, Malezya'nın diğer ünlü tropik adaları Redang ve Langkawi'ye de uçuyor. 48 koltuklu küçük uçaklarla adaya ulaşım sağlayan Berjaya Air muson sezonu hariç adaya her gün uçuyor. 150-200 Singapur dolarına (SGD) bilet almanız mümkün. 

Karayolu ile ulaşım her ne kadar eğlenceli olsa da, bekleme süreleriyle birlikte toplam yolculuk süresi 7-8 saate kadar çıkabiliyor. Biz Singapur'dan arabayla Mersing'e 3,5 saatte ulaştık, 1,5 saat boyunca teknenin kalkmasını bekledik. Tekne yolculuğu da yaklaşık 1 saat 15 dakika civarında sürüyor. Yani şöyle kabaca bir hesap yaparsak, Mersing'e kadar arabayla gidildiğinde bile 6,5 saat sürüyor. Otobüs ya da taksiyle gidildiğinde bu sürenin daha da uzayacağını düşünürseniz, havayolu doğru bir tercih gibi görünüyor. Ama tabi deniz yoluyla ulaşımın daha fazla eğlence ve macera vaat ettiğini de bir kenara not etmek lazım. 

Konaklama
Tioman, diğer tropik tatil cennetleri gibi kalabalık ve gürültülü bir yer değil. Zaten daha önce de söylediğim gibi, bu da adanın en çekici özelliklerinden biri. Bu sakinliği ve bozulmmışlığı ile aynı tropik kuşakta yer alan Bali ve Phuket gibi popüler adalardan ayrılan Tioman, doğayla iç içe bir tatil yapmak için bire bir. Adada sekiz ana bölge, başka bir deyişle yerleşim yeri var. Tesisler de bu yerleşim yerlerinde, adaya mümkün olduğunca az zarar vererek, çoğunlukla da ahşap malzemeler kullanılarak yapılmış. Doğaya verilen en büyük zarar büyük ihtimalle adaya yapılan iki golf sahası. Havaalanının hemen yanındaki Berjaya Otel'in de bulunduğu Tekek köyü adanın en hareketli yeri. Paya plajında yer alan ve çoğunlukla bungalow evlerden oluşan Paya Beach Resort ise en ekonomik alternatiflerden biri. Üstelik sakinliği ve salaşlığıyla çok rahat ve keyifli. Yaz aylarındaki "yüksek" denilen sezonda gittiğimiz için biz gecesine 250 ringit (yaklaşık 100 SGD) vermiştik. Aynı tarihlerde biraz daha konfor vaat eden Berjaya Otel'deki konaklama bedeli ise 500 ringit civarındaydı. Ama tabi fiyatların sürekli değiştiğini göz önünde bulundurmakta yarar var. 


Büyüleyici doğallık
Adanın doğallığı ve sakinliği o kadar büyüleyici ki, başka bir zaman diliminde yaşıyormuşsunuz gibi bir his veriyor. Aşağıdaki fotoğrafta görünen yer, Paya Beach Resort. 




Sular çekildiğinde... 
Denizin içinde, mercanların arasında zikzak çizerek yürümek... Rengarenk, kocaman akvaryum balıkları ayak parmaklarınıza dokunup yüzerken, denizde yürümek için boş alan aramak... Denizin içindeki küçük bir kayanın üstüne çömelip balıklarla halleşmek... Bütün bunlar sular çekildiğinde Tioman'ın sunduğu güzelliklerin yalnızca bir kısmı. 

Sular yükseldiğinde...
Sular yükseldiğinde ada hem dalmak hem de yüzmek için harika bir tecrübe sunuyor. Her otelin içinde dalış hizmeti veren ve ekipman sağlayan dalış şirketleri var. Eğer profesyonel olarak dalış yapıyorsanız buralardan her türlü ekipmanı kiralamanız mümkün. Eğer daha önce hiç dalış yapmamışsanız ve biraz uzun kalacaksanız burada dalış eğitimi de alabiliyorsunuz. Tioman'ın deniz altı ile tanışmak ve kucaklaşmak için harika bir yer olduğu kesin. Ayrıca şnorkel, gözlük, palet gibi basit ekipmanları da yine buradan temin edebiliyorsunuz. Şu kadarını söyleyebilirim ki, basit bir şnorkel ya da gözlükle bile masalsı bir yolculuk yapıyor ve bambaşka diyarlara gidiyorsunuz. 

  



Gün batımı 
'Ada'da gün batımı çok huzurlu ve romantik, diğer 'ada'larda olduğu gibi. Bulutların arasından bir görünüp bir kaybolan güneşin oyunları eşliğinde 'gün batımı' daha da keyifli.